Baskasina ait bir memnuniyetin gölgesinde dinlenemezsiniz.
Elinizdeki eser M.Ö 8000lerde dilden dile anlatilan epik bir destan olabilirdi. O durumda tanrilar, kahramanlar, mucizeler ve büyük yikimlarin öyküsünü okumayi bekleyebilirdiniz.
Aslinda 8-9 Senedir Kendimi Iyi Hissetmiyorumda bunlarin hepsi var. Yalnizca olaylar günümüzde, belirsiz bir kentin belirsiz bir sokaginda yer alan Thunder & Shadows isimli bir kahvehanede geciyor. Kahramanlari da Ekrem, Mustafa, Sezer, Ismet, Masis ve Ikbal.
Abi izin versen anlatacagim. Demem o ki önce söyle düsündüm, acaba salonda bir hanim calissa cok sik gözükmez mi Sonra dedim, tabii ki sahane bir sey olur. Arkasindan aklima bu arkadasim geldi. Her türlü etnik yapiya ve inanca cok saygili olan Thunder & Shadowsa siyahi bir hanim daha cok yakisir diye düsündüm.
Dünyanin en sacma mekaninda, birbirinden acikli karakterler etrafinda akip giden bu hikaye bizi hem gülmekten dehsete düsürüyor hem de mikroskobik yasamlarimiza dürüstce bakmaya cagiriyor.
En azindan vicdanim rahat mi Ben, en azindan dogru olani mi yaptim Bu da yetmiyor degil mi O zaman, yerimde kim olsa ayni seyi mi yapardi Insanin kendisiyle ayni fikirde olamamasi ne fena.
Bütün enerjisini iyi ve dogru olani yapmak icin harcayan, ancak ifrata kacip büsbütün deliren ve en sonunda birbirinin icine lagimlar akitan insanlarin dramini cok tanidik bulacaksiniz.
Bir coban gibi güdüyordum Mithat abinin hislerini. Onu erkenden uyandiran sikintilari, benim cok degerli koyunlarimdi sanki. Kiz kardesiyle ilgili kaygilarina kaval caliyordum. Fazla üzülecegi bir konuya degerse dilim, hemen yolluyordum icimdeki sinsi köpegi. Hem onu kurtariyordum hem de kendi köpekligimi.