Bir sanatkarin sanatina sekil veren felsef arka planinin, düsünce yapisinin, gizlendigi sanat yapitlarinin arasindan bulunup cikarilmasi, hem kültürümüzün zenginlestirilmesine, hem de gelecege daha güvenle bakmamiza yardimci olacaktir. Yine bir din bilgininin yapitlarinda yalnizca dine dair görüslerinin degil, ayni zamanda felsef derinliginin de bulunup bulunmadiginin arastirilmasi, varsa ortaya cikarilmasi gerekmektedir.
Iste bu tarz calismalara konu olabilecek sahsiyetlerden biri de Yahya Kemal Beyatlidir. Burada nicin baska biri degil de Yahya Kemal sorusu akla gelebilir. Böyle bir soru, secilebilecek her sahsiyet icin akla gelebilirse de Yahya Kemal hakkinda verilecek cevap söyle olacaktir Bilindigi üzere Yahya Kemal, Türk siirinin sahika isimlerinden biridir ve o, yalnizca edeb yönüyle taninmakta olup genellikle edebiyatcilarin arastirmalarina konu olmustur. Ancak tespitlerimize göre o, sadece sair degil, ayni zamanda bu siirlerinin arasinda düsünce derinligi de bulunan bir mütefekkirdir.
Onun siirleri, yalnizca duygularin sözcüklerle yazilmis sekilleri degil; bu siirlerden büyük bir kismi, üzerinde uzun zaman yogunlasilan cesitli düsüncelerin, duygularla örülerek sanatkarane bir sekilde olusturuldugu siirsel ifadelerdir. Ayrica Yahya Kemal, cesitli düsüncelerini ifade ettigi nesir türünden eserler de yazmistir; onun bu yazilari, cogunlukla siirlerindeki konulara aciklik getirir mahiyettedir. Yahya Kemalin düsünce dünyasinin aciga cikarilmasi ve onun felsef acidan da degerlendirilebilmesi icin siir ve nesirlerinin bir arada ele alinarak fikirlerinin bir bütün halinde ortaya koyulmasi gerekmektedir ki, calismada takip edilen yol da budur.
