Eski kültür ve gelenek, kadinin fitne oldugunu, kocasindan izinsiz evinden disari cikamayacagini, babasi ölse bile cenazesine gitmemesi gerektigini söylüyor. Kadina, okumayi-yazmayi, calismayi yasakliyor. Onlarin akil ve din yönünden eksik olduklarini, Cehennem halkinin cogunlugunu olusturduklarini ifade ediyor. Ne kadar ugrasilirsa ugrasilsin, kadinin gercek anlamda egitilemeyecegini, cünkü onun aslinin egri bir kemikten yaratildigini iddia ediyor. Kisacasi kadina, onun fitratina aykiri bir rol biciyor.
Kadinin günümüzdeki sosyal konumu ve gelenegin ona bictigi fitrata aykiri bu rol, bir ihtiyaci ortaya cikarmaktadir. Bu da asiriliklardan uzak bir sekilde, Kuran ve Sünnete göre cagimizda kadinin statüsünü belirlemek, kadina yönelen olumsuz bakis acisinin dayanagini olusturan kalip yargilara temel teskil eden gelenegi sorgulamak ve kültürel mirasimizi elden gecirmekle mümkün.
Bu calismamizda bu ihtiyaci göz önünde tutmaya gayret ederek, kadinla ilgili önyargilarin olusmasina sebep olan hadis ve rivayetleri incelemeye calistik. Gördük ki bunlarin cogu, tarihi cok eskiye, antik caglara uzanan birtakim kalip yargilarin ürünüdür.
