Yeryüzüne inildikten sonra, ilk zamanlarda neler olmustur; nasil bir yasam sürülmüstür, bilmiyoruz. Kesin olan bir sey varsa, o da, insanin düsmani olan ve insan ile birlikte Yeryüzüne indirilmis bulunan Seytanin, elbette, bos durmadigi, ademogullarina -onlari dogru yoldan alikoymak icin- musallat olmaktansirnasmaktan vazgecmemis oldugu gercegidir. Cünkü o, buraya, böyle bir amac tasiyarak, bu amaci dogrultusunda üstlendigi yükleniminin dogurdugu bir ödevle görevlendirilmis olarak gönderilmistir.
Yine kesin olan bir baska gercek de, seytanin insan ile olan bu iliskilerinde hicbir zaman kendi kimligiyle ve acik mesajlariyla ortaya cikmayacagicikmamis oldugudur. O, nasil ki, Cennet yasamlari sirasinda Atamiz dem aleyhisselam ve esine yanasirken, Rabbin buyruguna karsi cikin, Agac ile simgelenen yasagi cigneyin... demeyip baska gerekceleri öne sürmüsse, elbette, ilk elci olarak dem aleyhisselamin aralarinda yasadigi topluluktaki bireylere de acikca buyuruda bulunamayacak; ama suret-i haktan görünerek kimilerini elde edecek. Ve sonra da bu ele gecirdigi kimseleri digerlerine karsi kullanarak, onlarin kimligi ile diger bireylere yanasarak amacini gerceklestirmeye calisacaktir. Nitekim öyle olmus; seytanin böylesine bir stratejisi sonucunda, Yeryüzü, insanoglunun kani ile ilk kez kirlenmistir.
Dökülen ilk kan mi, kiyilan ilk can mi, denilmeli; ikisi de dogru, ikisi bir arada... Atamiz dem aleyhisselamin ogullarindan Kabil, kardesi Habilin kanini döküyor, canina kiyiyor...
Sirktenküfürden sonraki en büyük günahkötülükzulüm olan eylem, bu olayla ve bunlardan da önce insanoglunun yasamina girmis oluyor.
Öncelik baglaminda görünen bu; görünmeyen yani -satiraralari- ise, bu kitabin ilerideki bölümlerinin konusu...
Tanitim Bülteninden