HAKIR GÖREREK BAKMASIN INSANA INSAN, BAKMAYI DEIL GÖRMEYI BILENDIR INSAN. Bir ara tuvalete gittim... Döndügümde Arifi, kirmizi elbisemi üzerine tutmus aynaya bakarken yakaladim ve söyleyebilecegim en salakca seyi söyledim SNe yapiyorsun Arif Sen kiz misin Arif elindeki elbiseyi hemen yatagima firlatti. Yüzü kipkirmizi oldu. Sonra da gün boyunca ilk defa Barbie bebeklerimle hic oynamadi, o hic sevmedigi, benim ise cok sevdigim kücük arabalarla oynadi. Arifin aslinda ne kadar naif ve kirilgan bir yapiya sahip oldugunu, bugün onun icinde ikinci bir Arif sakladigini anladim. Tipki benim de icimde ikinci bir Berraki sakladigim gibi... Hikayenin ilk cümlesinden bu yana ates gibi yandi parmaklarim. Cünkü kolay hayatlar degildi kaleme aldigim. Her kelimede canimi biraz daha yakti ates. Her kelimede biraz daha derine isledi ve beni kül olmanin esigine getirdi. Yanan her kelimeyi suyla söndürmek, yazdiklarimi topraga gömmek icin de cok ugrastim. Beceremedim. Cünkü bugüne kadar kaleme aldigim her konu ates gibiydi. Beni yakti, kavurdu, kül etti ve küllerimden yeniden dogurup tekrar ayni harli atese atti. Ates de ben oldum, su da, toprak da. Kisacasi tam kivamina geldi ve pisti, oldu... Elinizdeki bu roman dogmayi umut eden bir bebek gibiydi. Sancili, belki biraz gec ama saglikli dogdu. Sabirsizlikla yazilmak isteyen her bir kelimemle, atesiyle, suyuyla, topragiyla insana dair bir hikayeydi, ancak insan olanlarin anlayabilecegi. Ates, Su, Toprak insan olanin, sizindir artik...