Yasli kadinin plastik bir kutu icinde sundugu lokumlari sever, hele pembe olanlara bayilirdi. Yasli kadin güllü diyordu onlar icin. Tadini tam cikaramadigi, ama limona benzettigi sarilarini da severdi. Yalniz yesil olanlardan hoslanmaz, agzini yakan keskin nane tadindan nefret ederdi. Bazen yasli kadin kutuyu masanin üzerinde birakip giderdi. Kücük kiz o zaman kutudaki lokumlari dilinin ucuyla islatip tozlarini siler, renklerini aciga cikarip pembelerini secerdi. Sonra öbürlerini kutunun dibinde biriken toza bular, bir sey olmamis gibi yerine otururdu.
Attila Senkonun, 1991 Akademi Kitabevi Öykü Özendirme Ödülünü alan bu ilk kitabi, gercek ile masalin, var ile yokun arasinda erimis incecik cizgide gezinen kisacik ve duygu dolu öykülerden olusuyor.
Her Gün Persembe Olsa, otuz yil önce kaleme alinmis olmasina ragmen güncelligini hic yitirmemis öykülerin kitabi.