Iliasla ilk karsilasma, hangi vesileyle olursa olsun, her okur icin essiz bir tecrübedir. Ilias okuyucularina yalnizca Homerosun misralarinin gücünü ve bir kahramanin serencamini degil, her insana, her okura ait bir serencami da sunar. Tutarlilik timsali olmasi beklenen kahraman Iliasta, hepimiz gibi kendisiyle celisebilen bir insanoglu olarak resmedilir. Tanrilar, kahramanlar ve insanlar hem dünyevi hem kozmik bir catismanin taraflari olarak ayni alanda yer alir.
Kanin dehsetiyle, gözyaslarinin hüznüyle dolu bu kadim savas hikayesi her zaman bir basyapit, siirin, hatta bütün edebiyatin baslangic noktasi olarak kabul edilmistir. Anadolu topraklarinda gerceklesen
bu savasin ayrintilari bütün edebi gelenegin tasavvurlarinin fiskirdigi ana memba haline gelmistir. 2000 yili askin süredir farkli cevirilerle hep okunmakta olan bu misralar Erman Görenin Türkcesinde,
Homerosun söyleyisinin kimi zaman ürpertici gelebilecek garipligini yok saymayan, savas sahnelerinin hizina yarasir bir akis kazaniyor.
Uzun yillara yayilan bir emegin sonucu olan, kapsamli bir giris yazisi ve hacimli bir sözlükle zenginlesen bu calismayla, Türkce, Homerosun sözüne epos sadik ve Eski Yunancadan yapilmis eksiksiz birceviri kazaniyor.