... Bu sorular midesini bulandiriyordu. Bulantisiyla birlikte sorulari da cogaldi. Peki, ben nereliyimdir acaba Neresidir benim ellerim, gözlerim, ayaklarim, ruhum Konustuklarim, kafamin icindekiler nerelidir Nerelidir acaba öfkem Acinasi ve heybetli hicligimin topragi, suyu, eti, kemigi neresidir Sanki bütün bilinmeyenlerden yapilmis bir heykel gibiydi. ... Gözlerini arabanin icine cevirdi. Bu dönüs ona bir cevap getirdi. Iste buralarin memleketi de benim. Buralar hep benden sorulur. Buralar hep benim hic kimseligimle doludur.
... Ben tüm soluklarin gölgesiyim. Her günahin, ihanetin dumanini icime cekerim agir agir. Sonra tükürür gibi duvar diplerine atarim, icimde biriktirdigim karanligi. Bir pic kivrilir uyur üzerinde. En basit soruya bile yanit veremezdi. Ya simdi bulunursa Ya o anda bir sey yapamazsa Aklini kontrol etmek icin kendisine soru sormaya karar verdi. Önce ismini sordu. Mehmet, benim adim Mehmet. diye, cevapladi sorusunu. Sonra, Pinar dedi. Annemin adi Süheda, babaminki Mustafa. Sakinlesti. Korkuyor muyum Korkuyorum. Peki bu yanlis mi Bu soru aklina Güveni getirdi. O ne demisti Hatirladi. Iyi insanlar korkar Mehmet. Kötü olmaktan korkarlar, incitmekten korkarlar, bencillikten korkarlar, hayatin hakkini verememekten korkarlar hatta bu yüzden zaman zaman yasamaktan bile korkarlar. Saklanma yavrum, hic saklanma Terk etmeyi, birakmayi, baslamayi, gelmeyi, gitmeyi, cesareti, degistirmeyi ögrenmeliyiz. Bak, günesin bütün isigi girdi gözlerimizden bedenimize. Simdi rüzgar üfleyecek bize nazikce. Ikimizin de saclari rüzgar olacak kizim. Biz de var olacagiz, her sey ve herkes kadar. Bütün umudun kendinde olsun.