Bir yanda Cumhuriyetin Sünni kalbinde herkesin iligini kemigini sömürürken magduriyet gözyaslari döküp Cumhuriyeti Kizilbaslikla suclayanlar; Alevileri celladina asik diye isaretleyenler; Cumhuriyet elden gidiyor diye alavere dalavere Alevileri Cumhuriyet nöbetine kosanlar; kendi mahallesindeki camiyi görmeyip Alevinin Dedesine tavsan eti satmaya calisan ya da bunlar yeni modalar diyerek büyük körlüge alkis tutmaya devam eden Cumhuriyetin has yurttaslari...
Bir yanda Yeri geldi mi elin Arabina bulasmamis saf Müslüman, yeri geldi mi Arap Alevi sapik; yeri geldi mi dinden habersiz, cahil, putlara tapan; yeri geldi mi öz be öz Türk; yeri geldi mi Kizilbas degil mi Mum söndü, ensest; yani Cumhuriyetin temiz ulusunun ruhunu kirletenler, hastalik tasiyicilari, rehabilite edilmesi gerekenler, nihayet sömürgecilikle malül antropolojik bir nesne olarak Alevileriyle Cumhuriyetin ta kendisi.
Elinizdeki kitap yüzyillik Cumhuriyetle Alevilerin gerilimli dengesinin izlerini sürüyor. Gerilimli cünkü Cumhuriyetin yüz yillik tarihi Alevilerin teo-politik varligini inkarin; kanli cünkü Cumhuriyetin Selcukludan sürüp gelen mirasi sahiplenmesiyle Kocgiriden Dersime, Marasa, Coruma, Sivasa, Gaziye, o günden bugüne varan zulmün, ayrimciligin, imhanin tarihidir. Iste kitap bu izlekler üzerinden yeni bir yanit arayanlar icin soruyor Yeni bir denge mi, yeni bir Cumhuriyet mi