Mahkeme heyeti sürecin basindan beri uluslararasi normlari, Anayasayi, CMKyi, AIHM kararlarini, düsünce ifade ve örgütlenme özgürlügünü, Siyasi Partiler Kanununu yok saymis, hedefe ulasmak icin her türlü hukuksuzlugu hukuk uygulamasi hale getirmistir. Bu dosyanin hazirlanmasi, yürütülen durusmalar ve hazirlanan mütalaaya kadar yasananlar da göstermektedir ki esas amac maddi gercegin aciga cikartilmasi, 6-8 Ekim 2014 sürecinde yasanan olaylarin, yasam hakki elinden alinan insanlarin gercek faillerinin ve siyasi sorumlularinin aciga cikartilmasi degildir.
Bu davanin bir tarafinda devlet ve kendisini devletin sahibi olarak görenler, diger tarafta Kürtler ve Kürtlerin dostlari vardir. Devletin tüm kurumlarinin bu davada müsteki olmalari ve mahkemenin bunu kabul etmesi de aslinda mahkemenin bagimsizligini, tarafsizligini ortadan kaldiran somut bir gerceklik olarak ortada durmaktadir.
Güzel günler görecegiz, buna inaniyoruz. Demokrasi ve özgürlük mücadelemizi daha da ileri bir noktaya tasiyacagiz. Fasizme ve zulme asla boyun egmedik, egmeyecegiz. Bize dayatilan her türlü gericilige, irkciliga, milliyetcilige, cinsiyetcilige karsi durduk, bundan sonra da duracagiz. Biz özgür bir yasam istiyoruz.